
Dünyanın en zengin diplomatı olarak Tom Barrack’ın görünen iki şapkası var.
1) -ABD’nin Ankara Büyükelçiliği.
–Suriye Özel Temsilciliği.
Bunları biliyoruz.
Ama biraz derinlere bakınca Barrack’ın bir başka misyonu daha var.
Belki de bu iki görevi de kapsayan asıl görev.
Diplomatik misyonuyla…
-Suriye üzerinden Ortadoğu’da istikrarın sağlanması.
-Türkiye ile İsrail’in bir ortak çatışmasızlık zemininde buluşturulması.
Ve en önemlisi;
-Elindeki “Dijital Köprü”yle Ortadoğu ve Körfez’de yeni finans kapılarının açılması…
Çünkü “istikrar” denilince Trump ve ortağı Barrack’ın aklına doğal olarak “finans istikrarı” ve kâr geliyor.
Dolayısıyla;
Trump’ın Suriye’de yaptırımları kaldırması.
Ortağı Barrack’ı göndermesi boşuna değildir.
Bunları nereden mi çıkartıyorum?
Gizli bilgi değil. Açık ve resmi kaynaklardan.

DİJİTAL KÖPRÜ
İşte ABD’nin Ankara Büyükelçiliği resmi internet sitesinden Barrack’ı anlatan bir alıntı: “Büyükelçi Barrack, toplam piyasa değeri 80 milyar dolara ulaşan varlıklarıyla ve 19 ülkede yürüttüğü faaliyetlerle dünyanın en büyük dijital altyapı yatırımcılarından biri olan (bugünkü adıyla Digital Bridge olarak bilinen) Los Angeles merkezli küresel özel sermaye yatırım şirketi Colony Capital, Inc.’nin kurucusu, eski Yönetim Kurulu Başkanı ve İcra Kurulu Başkanı’dır.”
Gördüğünüz gibi Barrack klasik bir diplomat değildir.
Bir ucu Ortadoğu’ya uzanan 80 milyar dolarlık “Digital Bridge”in (Dijital köprü) sahibidir.
Daha çok Ortadoğu’da, Körfez’de, Suudi Arabistan, Katar ve BAE ile yakın temasları, ortaklıkları olan bir finans uzmanıdır.

KÜRESEL BAĞLANTI AĞI
2) İşte sözünü ettiğim görev de bu bağlantı ağıyla ilgilidir.
Büyükelçiliğin internet sitesinden okumaya devam edelim: “Büyükelçi Barrack, kırk yıllık kariyeri boyunca kurduğu ve yönettiği şirketlerle hemen her kıtada ve çok sayıda sektörde 200 milyar doları aşan sermaye yatırımı gerçekleştirmiştir. Büyükelçi Barrack, dünyanın önde gelen kuruluşları ile Ortadoğu’daki yatırımcılar ve hükümetler arasında küresel bir bağlantı ağı inşa etmiştir.”
Ve son cümle:
“Küresel ölçekte faaliyet gösteren bir şirketin üst düzey yöneticisi olan Büyükelçi Barrack, Avrupa, Ortadoğu ve Asya’da ticaret ve bankacılıkla ilgili hususlar ile hukuki, kamusal ve kültürel konularda engin bir deneyime sahiptir.”
Büyükelçi Barrack’ın bireysel tarihine baktığımızda;
Ortadoğu’da ve Körfez’de milyarlarca dolarlık iş yaptığını görüyoruz.
Prenslerle ortaklıklar kurmuştur.
Örnek: “Barrack, 2010 yılında Katar Yatırım’la ortaklık kurarak film yapım şirketi Miramax’ı 660 milyon dolara satın alıyor. Barrack, 2016 yılında Miramax’ı Katarlı beIN Media Group’a dört kat kârla satıyor.”
Yani buraları çok iyi biliyor.
Devam edelim:
Barrack, Paris Saint Germen F.C.’yi de Katar’a satıyor.
Şimdi bu bilgiler ışığında Büyükelçi Barrack’ın Ankara ve Şam’da gözüken görevlerinin nasıl bir süreci ve alanı kapsadığını daha iyi görebiliriz.
Bu gerçeği de Barrack’ın şu konuşmasında buluyoruz:
“Suriye’ye yönelik yaptırımların durdurulması birincil hedefimiz olan IŞİD’in kalıcı olarak yenilgiye uğratılması hedefinin bütünlüğünü koruyacak ve Suriye halkına daha iyi bir gelecek için bir şans verecektir. Bu şekilde Türkiye ve Körfez ülkeleri de dahil olmak üzere bölgesel ortaklarımızla birlikte Suriye hükümetinin barış, güvenlik ve refah umudunu yeniden tesis etmesini sağlamış oluyoruz.”
Şu cümlenin altını çiziyorum:
“Türkiye ve Körfez ülkeleri de dahil olmak üzere bölgesel ortaklarımızla birlikte…”
Buradaki “bölgesel ortaklar”dan birinin İsrail olduğu su götürmez.
Diğeri de SDG/YPG güçleri.

İSRAİL’İN GARANTİSİ
3) Nitekim geçen hafta Barrack, Washington’da medya mensuplarıyla sohbet ederken de şöyle diyor:
“Kişisel kanaatim İsrail, Suriye’ye odaklanmıyor; ‘Biz Golan Tepeleri’ni İran sınırına kadar genişleteceğiz’ demiyor. Onların istediği şey, İran’la bu bölge arasında kimsenin müdahil olamayacağı güvenilir bir tampon bölge. Araya kimse girmesin istiyor.”
İşte burada da yine SDG/YPG gündeme geliyor.
Sonuç olarak:
Büyükelçi Barrack’ın buradaki asli görevini şöyle özetleyebilirim;
-Suriye’de istikrarın sağlanmasıyla birlikte Türkiye ile İsrail’in çatışmasızlık zemini.
-İsrail’in, İran’la ilgili endişelerinin ortadan kalkması.
-Rusya ve İran’ın geriletilmesi.
-Körfez’de ABD çıkarlarına uygun bir finans ortamının sağlanmasıdır.
Uygun finans ortamının ne anlama geldiğini de hepimiz biliyoruz.
Milyarlarca dolarlık yatırımlar yapan, emirliklerle, prenslerle ortaklıklar kuran Barrack’ın beklentileri ve planları da sıradan değildir.
Suriye’deki limanların paylaşılması, enerji anlaşmaları, emirliklerle yeni ortaklıklar.
Bu noktada Türkiye’nin Gazze’de insanlık trajedisinin son bulması isteği ile;
Suriye’nin kuzeyinde özerlik hayali kuran SDG/YPG’nin silahlarının teslimi şartını hatırlatmak gerekiyor.
Bakalım; ABD Büyükelçiliği’nin tarifiyle;
“Ortadoğu ve Asya’da ticaret ve bankacılıkla ilgili hususlar ile hukuki, kamusal ve kültürel konularda engin bir deneyime sahip” olan dünyanın en zengin diplomatı Tom Barrack bu sorunları nasıl çözecek?
Tom Barrack, dünyanın en zengin diplomatı olarak iki görünür şapka taşıyor: ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi. Ancak perde arkasında, Barrack’ın asıl misyonu çok daha derin ve stratejik görünüyor. Diplomatik görevleri, Ortadoğu’da istikrar sağlama, Türkiye ile İsrail arasında çatışmasızlık zemini oluşturma ve en kritik olarak, “Dijital Köprü” projesiyle Körfez’de yeni finans kapıları açma hedeflerini kapsıyor. Hürriyet yazarı Fatih Çekirge kaleme aldı.
Kaynak: CNN Türk