
SON DAKİKA HABERLERİ… Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı CNN TÜRK ekranlarında önemli açıklamalarda bulunuyor.
İşte Yumaklı’nın açıklamalarından satır başları:
Orman yangınları konusunda öncelikle şehit düşen kardeşlerime rahmet diliyorum, ailelerine sabırlar diliyorum. Dünden bu güne devreden bir yangın vardı Kocaeli Karamürsel’de. Büyük ölçüde kontrol altında. Mersin Anamur- Silifke, Afyonkarahisar, Çanakkale, Diyarbakır Lice’deki yangınların tamamı kontrol altına alında. Sadece Kocaeli Karamürsel’de devam eden yangın büyük ölçüde kontrol altında. Bir sağa bir sola giden rüzgarlar kontrol altına alınmasını engelledi.
“2025’TE 5 BİN 121 YANGIN ÇIKTI”
Artık geri dönülmez şekilde iklim değişikliğinin etkisini yaşıyoruz. Bu öngörüyü tüm dünya paylaşıyor. Son 2-3 senenin bu yılla karşılaştırmasını yaptığımızda artış var. Bu konuyu sadece orman yangını olarak kabul etmemiz gerekir. 2025’te 5 bin 121 yangın çıktı. Yangınlarda 4 seviye var. Seviye 1 yüzde 93, seviye 2 yüzde 4, seviye 3’te yüzde 23. Türkiye, yangınları kendi imkanlarıyla söndürdü.
Hatta zaman zaman çevremizdeki komşu ülkelere destek talebi geldiğinde yardımcı olduk. Geçtiğimiz yıl ile bu yıl arasındaki fark, orman dışında çıkan ve ormana sıçrayan yangınlar oldu. Tabii istatistikleri sene sonunda söyleyebileceğiz. Bu yangınlarda artışımız var. Karabük, Bilecik, Sakarya, Çanakkale; seviye 3 dediğimiz yangınlarla maalesef muhatap oldular. Başka bir istatistik vermek istiyorum: Yangınların yüzde 60’ı orman dışı alanlarda çıkıyor ve orada söndürülüyor; neredeyse tamamına bizim ekiplerimiz müdahil oluyor. Yüzde 30’u orman dışında başlayıp ormana sıçrayan yangınlar, yüzde 10’u ise ormanda çıkan yangınlar. İklim değişikliği artık basit bir ot yangını değil, yoğunlukla şehirlere yakın olan ormanların çeperlerine sıçrayan yangınlar üretiyor. İklim değişikliği sadece bizi değil, bütün dünyayı etkilemiş durumda. İspanya, Yunanistan, Portekiz, hatta Fransa; biraz daha ileri gidelim, ABD ve Kanada. ABD’de inanılmaz büyüklükte yangınlar çıkıyor.

YANGINLARDA İNSAN FAKTÖRÜ
Aslında hep olayın olduktan sonraki kısmını söylüyoruz, ama bunun öncesi var. Bu yangınların çıkması için ortamın hazırlanması var. Bütün dünyanın kabul ettiği 3-30 kuralı var: Hava sıcaklığı 30 derecenin üzerindeyse, rüzgâr hızı 30 km/saatin üzerindeyse ve nem oranı yüzde 30’un altındaysa yangın çıkma riski var. Çok basit bir dikkatsizlik ya da “Ne olacak?” dediğimiz bir konu, bir kıvılcım çok ciddi bir tahribata neden oluyor. Ne kadarı insan unsuru? Doğrudan ve dolaylı olarak yüzde 96 insan unsuru nedeniyle kaynaklanıyor.

Sadece yüzde 4 doğal nedenler; yıldırım düşmesi vs. Sizin dikkatsizce piknik ateşi yakmanız, bir sigara izmaritinin yol kenarına atılması ya da bahçe temizliği yaparken çöpleri yakmanız… İzmir’deki yangınlardan bir tanesi çöpe atılan bir yatağın tutuşmasından kaynaklandı. En son Mersin’deki yangın, o kadar ikaz etmemize ve “Kapalı alanların dışında ateş yakmayın, açık alanda ateşe neden olabilecek bir şeye sebep olmayın” dememize rağmen dışarıda yakılan ateşten çıktı. Aklınıza ne gelirse, netice itibarıyla şundan bahsediyoruz: Eğer “Ne olacak, söndürürüz” dersek, çok ciddi sonuçlar doğuracağını ve insan unsurunun birinci etmen olduğunu unutmamalıyız.
Yangının oluşmasını sağlayan etmenler yangını çıkarmıyor. Yangını çıkartan ihmal. Yapmamanız gereken bir işi yapıyorsunuz, yangın çıkarıyorsunuz. Bu dünyada sadece biz yaşamıyoruz. Bu dünyayı paylaştığımız canlılar var. Oradaki tüm ekosistemi, yaban hayatını, böcekleri, çiçekleri yok etmek için bir kıvılcım yeterli. Bu, bizim çok daha dikkatli olmamız için gerekli bir unsur değil mi? Tekrar edelim: Açık alanda ateş yakılmasın, ateşe sebep verecek bir eylemde bulunulmasın. Çok büyük bir risk var.

İLK KEZ CNN TÜRK’TE DUYURDU: YASAK GELİYOR
Orman yangınları çok ciddi alanları etkiliyor, yaban hayatı etkileniyor. Bu yıl için av ile ilgili bir yasak getiriyoruz. Bu yeni gelişmeyi ilk kez buradan söylüyorum, arkadaşlarımız hazırlıklarını yapıyor. Çünkü oradaki can havliyle kaçtıkları başka yerlerde onların avlanacakları başka bir ortam söz konusu değil.
YANGINA NASIL MÜDAHALE EDİLİYOR?
Yangınlara ilk müdahaleyi kimler yapar? Riskleri tespit etmek için meteorolojik verileri kullanıyor ve bu verilere dayanarak öngörülerde bulunuyoruz. Omurgamız, yıl boyunca anlık, haftalık veya aylık olarak araçların yer değiştirmelerini planlamak üzerine kurulu. Aslında bir savaş yürütüyoruz; karşımızda bir düşman var. Bu düşman acıkmıyor, yorulmuyor ve yanında çok iyi iş birliği yaptığı bir rüzgâr var. Ayrıca Birleşmiş Milletler’den ödül almış yapay zeka destekli bir komisyonumuz bulunuyor. Ülke genelinde yaklaşık 4.800 yangın havuzu mevcut.
Ankara’da Yangın Koordinasyon Merkezimiz var. İhbarlar 112’ye gelir ya da kolluk kuvvetleri aracılığıyla alınır. Yangın Yönetim Merkezi’nde tüm yangınlar anlık olarak izlenmeye başlanır. Yerel ekipler, yangının olduğu bölgeye yönlendirilir. En yakın ekipler koordine edilerek yangına müdahale başlatılır. Yangın çıkan bölgede yerleşim yerlerini tehdit eden bir durum var mı, riskler ve tehditler değerlendirilir.
AFAD ve valiliklerimiz, tahliye işlemlerini gerçekleştirir ve güvenli alanlara nakil sağlar. Çoğu yangında duyduğunuz “Şu köyler tedbiren boşaltıldı” ifadesi bu sürecin bir parçasıdır. Güvenlik ve lojistik işlemleri, farklı kurumların varlığına kadar yönlendirilir ve mutlaka koordine edilir.
Orada koordine edilmemiş ya da davet edilmemiş bir unsurun kaos yaratmasını istemiyoruz. Yardım etme arzusunu anlıyoruz, ancak AFAD, ihtiyaç olması durumunda iletişimde olduğu kurumlarla iş birliği yaparak gerekli mesajları iletir ve destek sağlar.

YANGINLARIN EKONOMİK FATURASI
Yangınların ekonomik faturasını hesaplamak için henüz zaman ayırmadık. Elbette her yangının anatomisi çıkarılıyor ve bununla ilgili çalışmalar yapacağız. Ancak sadece maddi kayıplardan bahsetmiyoruz; bunun bir de manevi boyutu var. Moral ve motivasyon kayıpları, ekosistemin zarar görmesi, yaban hayatı, oradaki insanların evlerini terk etmek zorunda kalması ve zarar gören evler… Elbette tüm bunların ekonomik bir sonucu var, ancak manevi kayıplar çok daha büyük.İnsanlar, yeşil vatanlarını korumak için şehit oldular. Bunun üzerine ne söylenebilir ki?
BAKAN YUMAKLI’DA UYARI
Bir şey olmaz dediğimiz şeyler oluyor. Saatte 60 km hızla esen bir rüzgârla başlayan bir kıvılcımı durduramıyorsunuz. Uyarılarımızı dikkate alsınlar, biraz mahalle ağzıyla oldu ama kapalı alanda ateş yakmayalım. Pikniği mangalsız da yapabiliriz. Ormanın içinde piknik yaptık, çöpleri orada bıraktık; bu çöplerin içindeki cam kırıkları zarar verebilir. Çeşme’de rüzgâr saatte 100 km’nin üzerine çıkmıştı, insanlar ayakta duramıyordu. Bunun karşısında duracak, bu yangını engelleyecek ekipmanlarınız ve tecrübeleriniz olsa bile gecikiyorsunuz. Gecikmeden kastım şu: Daha az rüzgâr olan alanlarda yangına müdahalede fark oluyor.

AĞAÇLANDIRMA NASIL YAPILIYOR?
41 ülke ve 9 uluslararası kuruluş davet edildi. Türkiye’nin ev sahipliği, tecrübelerimizden kaynaklanıyor. Dünyanın farklı ülkeleri, yangınla mücadele konusundaki tecrübelerimizden faydalanmak için başvuruda bulunuyor, bilgi paylaşımında yardımcı oluyoruz. Bir yangın çıktığında sınırlar önemini yitiriyor. Bütün ülkeler, bizim gibi bununla mücadele ediyor. Artık bu iş başka bir boyuta geçti. Herhangi bir yardımlaşmanın yanı sıra ortak bir müdahale yapılabilir mi, zirvede bunu görüşeceğiz.
Geçtiğimiz yılın ekim ayından itibaren Türkiye’deki bütün köylere, arazözlerle gidildi ve bilgilendirmeler yapıldı. Vatandaşlarımıza bu bilgileri paylaştık, bu bilgilendirme çalışmaları devam ediyor. Okullar, herkes, “Orman Benim” kampanyası zaten oldukça faydalı. Rutin olarak arkadaşlarımız, orman yangınlarıyla uğraşmanın yanı sıra temizlik, gençleştirme ve ağaçlandırma çalışmaları yapıyor.
AVRUPA’DA BİRİNCİYİZ
Ama şunu düşünün, dümdüz bir alandan bahsetmiyoruz. Yangınla mücadele ettiğimiz alanların büyük bölümü ulaşılamayan yerler. Dolayısıyla burada teorik olarak söylenenler doğru olsa da pratikte bu hazırlıkları yapmak kolay değil. Yangının nerede çıkacağını öngörmek zor. Ağaçlandırma konusunda bunu birçok kez kamuoyuyla paylaştık. Karadeniz’in bitki örtüsü farklı, Marmara’nın, Ege’nin, Akdeniz’in, Doğu ve Güneydoğu’nun bitki örtüsü farklıdır. Ağaçlandırma çalışmaları yapılırken milyonlarca yıllık bir doğallık söz konusu. Her ağaç her yerde yetişmez. Bölgede hangi ağaç uygunsa o yetiştirilir. Ağaçlandırma konusunda Avrupa’da birinciyiz, dünyada dördüncü sıradayız. Çam ağaçlarının yerine başka ağaçlar dikelim diyorlar, ancak bu iki türlü mümkün değil. Milyonlarca yıllık bir ekosistem var. Diyelim ki oldu, bu ne kadar sürer ve böyle bir değişiklik o bölgenin ekosistemini nasıl etkiler? Her şeyi değiştirmiş olursunuz.

İSTANBUL’UN 4 AYLIK SUYU VAR
2024’te Ankara’nın aktif doluluk oranı yüzde 32.4’tü, bugün ise yüzde 8.9. Ankara’nın 2.6 aylık suyu kaldı.
İstanbul’da geçtiğimiz yıl doluluk oranı yüzde 53.6 idi, bugün itibarıyla yüzde 46.7, yani yaklaşık 4 aylık suyu var. İçme suyu bizlerin hesaplarına göre 4 ay.
Aslında zaman zaman ilgili kurumlar bu verileri yayınlıyor, oradan da görülebilir. Yine söylüyorum, konu kriz aşamasına gelmeden çözülmeli. Burada kayıp-kaçak önlenmeden, suyla ilgili işletme yönetimi doğru yapılmadan sadece “bu kadar kaldı” demenin anlamı yok.

“YANILTICI ETİKETE KARŞI ÇALIŞIYORUZ”
Bu yıl gıdada 760 bin denetim yaptık. Şirketlere 1 milyar 600 bin TL ceza kesildi. Tüketici yanıltan gıda etiketlerine ilişkin de çalışma yaptık. Çilek aroması kullanılıyorsa ambalajda çilek kullanılıyor buna izin vermiyoruz. Çilek aromasıyla aroma diye belirtilmesi gerekiyor.
SON DAKİKA HABERLERİ… Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı CNN TÜRK ekranlarında önemli açıklamalarda bulunuyor. İlk CNN TÜRK ekranlarında av ile ilgili yasakların geleceğini açıklayan Yumaklı, “Orman yangınları çok ciddi alanları etkiliyor, yaban hayatı etkileniyor. Bu yıl için av ile ilgili bir yasak getiriyoruz” dedi.
Kaynak: CNN Türk